21 Haziran 2008 Cumartesi
Nermin Kimdir?
Onun gibi temiz ve titiz bir kadının, evde ortalığı kirletecek bir köpeğe tahammül etmesi imkansız. Ama Pulsar, ne yapıp edip, kendini ona bile kabul ettiriyor. Nermin, Pulsar'ı seviyor, ancak pek çok zaman ortalığı batırdığı ve eve zarar verdiği için onunla çatışıyor, bazen bağıra çağıra kovalıyor, ama sonra çocuklarıyla ilişkisinde olduğu gibi, ona karşı da yumuşuyor. Bu yüzden Pulsar'la aralarında hep tatlı sert çekişmeli bir ilişki var.
Skandal yaratıp dizide oynamak yerine bir kitabevi açtık

Can Kitabevi’nden içeri girdiğiniz anda fonda, insanları dinlendiren birbirinden güzel parçalar çalıyor. Sizi karşılayan iki sima çok tanıdık. Oyuncu karı-koca Buket Dereoğlu ve Özgür Özgülgün, mesleklerinin yanı sıra maddi getirisi olabilecek ve aynı zamanda hobileriyle bağdaşacak bir iş dalı düşündükleri sırada, yayınevinin sahiplerinden teklif almışlar. 10 aylık Can bebek sahibi olan Dereoğlu, “Çocuğun yaşam standartı bir takım insanların iki dudağı arasında şekillenmeyecek. Mesleğimiz Türkiye’de çok para getirmediği ve düzenli olmadığı için başka bir ticari kol gerekiyordu” diye konuşuyor ve devam ediyor...
Kitabevi açma fikri nasıl doğdu?
Ö. Ö.: Zekeriyaköy Can Kitabevi’ni 2005 yılının ekim ayında açtık. Kitabevi açmak idealimdi. Buket’in de öyle. İkimiz de oyuncuyuz. Biz bir film setinde tanışıp evlenmeye karar verdik. Can Yayınları’nda her hafta sonu okuma etkinliği yapıyorduk. Sahipleri bize “Kitabevi açmayı düşünür müsünüz?” deyince fikir doğdu.
B. D.: Çocuğun yaşam standartı elbette bir takım insanların iki dudağı arasında şekillenmeyecek. Bizim bir çalışma tempomuz olmalıydı. Mesleğimiz Türkiye’de çok para getirmediği ve düzenli olmadığı için başka bir ticari kol gerekiyordu. Bildiğimiz, severek yapabileceğimiz bir işimiz olmalıydı.
Burada daha çok hangi tarz kitaplar ilgi görüyor?
Ö. Ö.: Akademik kitaplar daha çok ilgi görüyor. Büyük firmalardan genel müdür ya da öğretim üyeleri burada yaşıyor. Ev hanımları bebek bakımı, yemek yapımı, bahçe işi gibi kişisel gelişim kitaplarını tercih ediyor. Çocuklar da İngilizce kitapları okuyor. Bizim çok fazla içinde olduğumuz bir alan değildi. Sadece okuyucu olarak takip ediyorduk. Şimdi daha fazla ilgiliyiz, eve iş götürüyoruz. Günde 100 tane kitap çıkıyor. Elbette bunları bir anda okumak mümkün değil. Ama en azından önsözlerine göz atıyoruz.
Diğer kitabevlerinden biraz daha farklı bir ortam yaratmışsınız burada. Bunun özel bir nedeni var mı?
B. D.: Burayı tamamen zevkimize göre dizayn ettik. Mesela evimizdeki avizeye benzer bir avize koyduk.
Ö. Ö.: Çıkış amacımız ‘kitap kitapçıda satılır, kitap kitapçıdan alınır’ oldu. Konsept olarak market mantığında değil. Okuyucular gelsin, kitapları karıştırsın. Bir kahve molası verelim, sohbet edelim istiyoruz. Yoldan geçen okuyucularımız yok. Burada yerleşik oturan insanlar bize geliyor. Aramızda sıcak bir bağ kuruldu. Hafta sonları imza ve söyleşi etkinlikleri düzenlememiz de buraya hareket kazandırıyor.
Bebek ve çocuk kitapları da yoğunlukta... Bebek doğduktan sonra böyle bir ilgi şekillenmiş olabilir mi?
B. D.: Hayır. Bunlar bir kitabevinde olması gereken kitaplar.
Ö. Ö.: Ancak bu konuda Buket’in tavsiyeleri değişti.
B. D.: Ben iyi bir anne olduğumu düşünüyorum. Bebeğime iyi bir bakım sağlıyorum. Yanında yüksek sesle telefon konuşması yapmıyorum. Olabilecek her türlü zararı engelliyoruz. Önce onun iyiliği, sağlığı ve huzuru önemli bizim için. Çoğunu da okuduklarımdan öğrendim. Bebek ve çocuk kitapları çok ilgi görüyor.
Peki buraya yerleşme nedeniniz biraz daha şehirden kaçış mıydı?
B. D.: Evlendikten hemen sonra buraya taşınmadık. Ama benim hayalimdi. Çünkü burası yaşanacak bir yer. Yaşam biçimi şehirden daha sakin. Komşuculuk var. Doğanın içinde. Çocukların yetişme oranı şehire göre daha başarılı, sakin oluyorlar.
Gününüz nasıl geçiyor?
B. D.: Burası sabah 10.00’a doğru açılıyor, akşam 20.00’de kapatıyoruz. İkimiz de buradayız. Pazar günleri erken kapatıyoruz. Burası güzel bir köy. Ailelerin çok çocuklu olduğu, doğanın içinden bir yer. İnsanlara “Acaba bu hafta kitabevine kim konuk olacak?” dedirtmek istiyoruz.
Ö. Ö: Biz buraya bir de etkinlik getirdik aslında. Çünkü ciddi anlamda ilgi görüyor. Pek çok yazarla sohbetimiz sırasında büyük alışveriş merkezlerindeki imza günlerinde kendilerini terminatör gibi hissettiklerini söylüyorlar. Ve gelen misafirlerimiz imza günlerinde yazarlara “Burcunuz ne?”, “Hangi takımı tutuyorsunuz?” gibi sorularla da gelmiyorlar.
Yapılan teklifler çok ahlaksız
Neden televizyondan uzak kaldınız? İyi projeler mi gelmiyor?
Ö. Ö.: Şimdi mesleki anlamda yapılan teklifler de çok ahlaksız oldu. Benim tecrübemdeki bir insana yapılan 30 liralık işse 2 lira verilmesini doğru bulmadım.
B. D.: Öyle işler geliyor ki ne çocuğumdan çaldığım zamana, ne kitabevini bıraktığıma değer. Televizyon işini bundan sonra tek bir şartla yaparım, o da bana ek gelir getirecekse. Ama başrole ya da belirli isimlere verilen paraların çok altındaysa, kabul etmem.
Ö. Ö.: Ayrıca alternatif o kadar çok ki. Biz kabul etmediğimiz anda yerimize gelecek çok sayıda kişi var.
B. D.: Tedirgin hareket ediyoruz. İnsanlar seni tercih ediyorlar mı bu önemli. “Bu skandal yaşadı, hadi bunu oynatalım” diye bakılıyor. Üzgünüm ama dizide oynamak için skandal yaratamayacağım. Zaten öyle bir yaşam tarzım da, düşüncem de yok. Duygusal insanlarız biz.
Pembe bir tablo ama...
Kitabevini genişletmek, söyleşileri sıklaştırmak gibi düşünceleriniz var mı?
Ö. Ö.: Ülkenin içinde bulunduğu durum çok kötü. Gelir seviyesi ortanın üzerinde olan bir topluluğun yaşadığı Zekeriyaköy’e gelip de kendi kendimize oturmuyoruz, her şeyin farkındayız. Kültürel yatırım yaparken bu işin ekonomisini de düşünüyoruz. Keşke bunları düşünmek zorunda kalmasak. Şimdiden çocuğumu hangi okula göndereceğim kaygısına düşüyorum. Oysa ilgi alanının ne olacağını, kişiliğini konuşmak için çok erken.
Buket Dereoğlu Biyografi
Çağlar Kimdir?
Çağlar çalışkanlığıyla, dürüstlüğüyle, davranışlarıyla örnek bir çocuktur. Aile ilişkilerine çok önem vermekte, onları üzmemek için elinden geleni yapmaktadır. Oynamayı eğlenmeyi sevmektedir, ama onun için okumak da önemlidir. Çok okuduğu için aynı zamanda bilgili bir çocuktur. Özellikle hayvanlara ve uzaya meraklıdır. Odasındaki büyük boy oyuncak hayvanlar, duvarlardaki resimler, hep onun hayvan sevgisini yansıtır. Uzayla ilgili kitapları ve penceresinin kenarında duran küçük teleskopu ise, onun uzaya olan merakının göstergesidir. Son zamanlarda aklını Pulsar adlı nötron yıldızlara takmıştır ve kitaplarla, teleskopla kendini onları incelemeye vermiştir.
Ancak Çağlar, ağır başlı yapısıyla, yalnızlık çekmektedir. Mahallede bir türlü sosyalleşememekte, arkadaşlarının haylazlıklarına ayak uyduramamakta, hatta ailesinin sözünü fazla dinlediği için "muhallebi çocuğu" diye alaya alınmakta, bu yüzden de kendini biraz ezik ve dışlanmış hissetmektedir. En üzücü tarafı ise, hoşlandığı ve arkadaş olmak için can attığı Burcu'ya kendini gösterememesidir.
İşte bu yüzden Çağlar, geceleri odasında küçük teleskopuyla yıldızlara baktığında, onlardan bir köpek dilemektedir. Çünkü gerçek bir köpeğe, yani gerçek bir dosta çok ihtiyacı vardır. Nitekim bir müddet sonra, yine mahalledeki çocuklar tarafından ezildiği ve dışlandığı bir gün, karşısına bir Kurt Köpeği çıkar, onunla kısa zamanda dost ve arkadaş olur. Çağlar, yıldızlara olan ilgisinden ve onların dileğini yerine getirdiğine inandığından, köpeğine Pulsar adını takar.
En başta Çağlar, evde bir köpek istemeyen ailesiyle, Pulsar yüzünden çatışır. Ailesini üzmekten çekinen ama Pulsar'ı da kaybetmek istemeyen Çağlar, arada kalarak oldukça sıkıntılı günler geçirir. Pulsar'ı eve kabul ettirmek için akla karayı seçer; ama sonunda Pulsar'ın da yardımıyla bu sorunu çözer.
Ve bu güzel köpek sayesinde, Çağlar'ın özgüveni artar, mahallede itibarı yerine gelir, hızla sosyalleşir ve tabii Burcu'nun da kalbini kazanır. Mahallenin saf abisi Pırpır Ferhat'ın da katılmasıyla, müthiş bir ekip oluştururlar ve Pulsar'la birlikte maceradan maceraya koşarlar.
Pulsar Kimdir?
Aslında köpeğimiz, bebeklik ve ilk gençlik günlerini yaşlı bir adamın yanında geçirmiş, çok sevdiği bu adama bekçilik ve yoldaşlık etmiştir. Ancak yaşlı sahibinin ölümüyle açıkta kalmış, daha sonra ona sözde sahip çıkan yakın akrabaların elinde eziyet dolu günler geçirmiş, sonunda onların elinden kaçarak özgürlüğünü ilan etmiştir. Ve bu arada sokaklarda oldukça zorlu günler geçirmiştir.
Küçük Çağlar'la parkta ilk karşılaşmalarında, boynunda ve ayaklarında yara izleri vardır. Çağlar onunla yakından ilgilenir, yaralarını sarar, karnını doyurur ve böylece aralarında derin bir dostluk oluşur. Çağlar'ın en büyük dileği bir köpeğe sahip olmaktır; ancak ailesi asla evde köpek istememektedir. Ama Pulsar, ne yapar eder, yardımsever ve sıcak halleriyle kendini bu yuvaya kabul ettirir.
Tabii evde en iyi Çağlar'la anlaşır. Evin annesi Nermin, hayatı boyunca evde köpek olmasına karşı çıkmış, son derece titiz bir kadındır; bu yüzden Pulsar'la tatlı sert sürtüşmeler yaşar. Evin babası Orhan ise, Pulsar'ı çok sevmekle birlikte, onun istemeden yarattığı sorunlardan tedirginlik duymaktadır. Pulsar'ın evin kızı Tuğçe'yle ise yıldızı asla barışmaz. Köpekleri zaten sevmeyen Tuğçe, bir de sevgilisi Boğaç'ı kendisinden uzak tutmaya çalışınca, Pulsar'dan iyice nefret eder.
Pulsar, sadece evin değil, aynı zamanda mahallenin de sevgilisidir. Çünkü sadece eve değil, bütün mahalleye göz kulak olmakta, onları tehlikelere karşı uyarmakta, gerektiğinde korumakta, bazen yaşlılara yoldaşlık etmekte, bazen çocukları eğlendirmekte, hatta sabahları bakkalın önüne bırakılan ekmeklere ve sütlere bile bekçilik etmektedir. Çağlar, böyle bir köpeği olduğu için gurur duymaktadır.
18 Haziran 2008 Çarşamba
Dünya bizi konuşuyor
2008 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda, dün akşam oynanan Türkiye-Çek Cumhuriyeti maçı dış basında geniş yer buldu.Reuters haber ajansı, 2 farkla yenik durumdayken son 15 dakikada attığı 3 golle sahadan galip ayrılan Türkiye için, ''Olağandışı bir mücadeleyle çeyrek finaldeki yerini ayırttı'' ifadesini kullandı.
Ajans, Çeklerin, Arda Turan'ın 75. dakikadaki golüne kadar çeyrek finale çıktıklarını garanti gözüyle baktıklarını, ancak kaleci Petr Cech'in büyük hatasının pahalıya mal olduğunu, perdeyi attığı ikinci golle kapatan Nihat Kahveci'nin, Çek Cumhuriyeti'nin Viyana rüyasını sona erdirdiğini belirtti.The Sun gazetesi ise "Onlar Türk" anlamına gelen 'Turk That' manşetiyle yayınlandı. Haberin detaylarında Türk milli takımının azimle 90 dakika boyunca mücadele ettiği ve sonrasında çeyrek final biletini cebine koyduğu anlatıldı.
Maçın en iyi oyuncusu olarak kaptan Nihat Kahveci'yi seçen UEFA da internet sitesinde maça geniş yerdi. ''Maçın son 3 dakikasında 2 gol atarak ekibinin çeyrek finale çıkmasını sağlamak, genellikle bir milli takım kaptanının görevlerinden biri değildir. Ancak bu, Nihat Kahveci için olağan bir gece değildi'' ifadesini kullanan UEFA, futbolcunun, ''90 dakika boyunca çok çalışması, önemli dakikalarda pozisyonların içinde olması, maçın sonunda muhteşem bir final yapması'' nedeniyle maçın adamı seçildiğini belirtti.
İngiltere'nin The Independent gazetesi, ''Nihat'ın iki golü Çekleri şok etti'' başlığını kullandığı haberde, Çeklerin dramatik bir şekilde şampiyonaya veda ettiğini yazdı.
The Independent da kaleci Petr Cech'in hatasının üzerinde durdu ve dünyanın en iyi kalecileri arasında gösterilen Cech'in, topu elinden kaçırarak yılın en büyük hatasını yaptığını belirtti.Gazete, Türk milli takımının ilk yarıda iyi oyun oynayamadığını, ancak ilk golü atmasının ardından müthiş bir hava yakaladığını kaydetti.
''Fatih Terim, etkisiz kalan Semih Şentürk'ü oyundan alarak ve Tuncay'ı ortaya çekerek kurnaz bir hamle yaptı'' ifadesini kullanan The Independent, Cech'in ilk kurtarışını 56. dakikada yaptığını kaydetti.
The Guardian gazetesi ise Cech'in büyük hatasının, Türkiye'nin muhteşem dönüşüne neden olduğunu yazdı ve Türkiye'nin olağan dışı bir galibiyet alarak çeyrek finale çıktığını yazdı. Nihat Kahveci'yi, Türkiye'ye maçı kazandıran oyuncu olarak gösteren gazete, Cech'in, ''Eve dönmemize neden olan şey benim hatamdı'' diyerek
yenilgideki sorumluluğu üstlendiğini belirtti.
Fransa'nın Le Figaro gazetesi de ''Nihat Mucizesi'' başlığını kullandığı haberde, futbolcunun sansasyonel maçta son sözü söylediğini belirtti.
12 Haziran 2008 Perşembe
Pulsar 2.Bölüm Özeti
Çağlar, Pulsar'ın eve kabul edilmesinden dolayı çok mutludur. Akıllı kurt köpeği, onun en iyi arkadaşı olmuştur. Ancak mahallenin kötü çocuğu Gürbüz, onların bu dostluğunu kıskanır ve Pulsar'ı satın alması için babasını ikna eder. Çağlar'ın babası Orhan, Pulsar'ı satmayı kabul etmese de, Gürbüz ona sahip olma isteğinden asla vazgeçmez. Bu arada ailenin büyük kızı Tuğçe, kimsenin olmadığı bir sırada, evde bir yangın tehlikesinin yaşanmasına neden olur. Köpeklerden zaten nefret eden Tuğçe, suçu Pulsar'ın üzerine atar. Evde başları derde giren Çağlar ve Pulsar, yetmezmiş gibi sokakta da köpek toplayıcısı belediyecilerden kaçmaya çalışırlar. Ancak kaçarlarken birbirlerinden ayrılmak zorunda kalırlar. Ve tek başına kalan Çağlar, kendini çocuk hırsızlarının elinde bulur. Kahraman köpek Pulsar'ın onu kurtarması mümkündür, ama o da mahallenin kötü çocuğu Gürbüz'ün eline düşmüştür
11 Haziran 2008 Çarşamba
Pulsar 1.Bölümün Özeti
TÜRK TELEVİZYONLARINDA BİR İLK!
BAZILARI DOĞUŞTAN YILDIZDIR!
Rüzgar Yapım / Kıraç ve Ayşe Şule Bilgiç’in yapımcılığında yönetmenliğini Mustafa Yaşar’ın üstlendiği, başrollerini Buket Dereoğlu, Kayra Şenocak, Ayberk Koşar ve Ecem Uzun’un paylaştığı “PULSAR”, Haziran ayında Star TV’de izleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.
“PULSAR”, dünyada pek çok başarılı örneği yapılmasına karşın, Türkiye’de henüz kimsenin yapmaya cesaret edemediği, “köpek kahraman”ın başrol oynadığı bir dizi olarak bir ilke imza atıyor. Başta çocuklar olmak üzere, her kesimden ve her yaştan insanın beğeni ile izleyeceği “yıldız” bir köpek ve onun olağan üstü serüvenleri, Türk seyircisiyle buluşmak için gün sayıyor.
Özet Hikaye :
Annesi babası çoktan uyumuştu. Ablası ise mutlaka odasında günlük yazmaktaydı. Çağlar üstündeki pikeyi attı, yataktan kalktı ve penceresinin önündeki teleskobunun ayarını kontrol etti. Sonra bir gözünü kısarak teleskoptan gökteki yıldızlara baktı. Binlerce ışık, binlerce yıldız ona göz kırpıyordu. Çağlar yeniden dileğini anlattı yıldızlara: Bir köpeğim olsa.. Bana arkadaşlık etse.. Dilimden anlasa, beraber oynasak..”
Küçük Çağlar’ın dileği pek yakında gerçekleşecekti. Kimsenin nereden geldiğini bilmediği harika köpek Pulsar onun arkadaşı olacak, yaptıklarıyla Çağlar’ın annesini, babasını, ablasını, arkadaşlarını, bütün mahalleyi şaşırtacaktı.. Belki bir tek Çağlar şaşırmayacaktı Pulsar’ın yaptıklarına…Çünkü Çağlar Pulsar’ın yıldızların ona bir armağanı olduğuna inanıyordu…
Pulsar Kimdir : Pulsar, Akut arama kurtarma derneği bünyesinde yurtiçinde yirmiye yakın kayıp operasyonuna katıldı.Yurtdışına ilk kez çıkan Türk arama köpeği ekibinde bulunarak Iran/Bam depreminde 4 kazazedeyi göçük altından çıkardı. Hababam Sınıfı 3.5, Kaşağı, Taştan Kalp, Xando Howe ve son olarak Gönül Salıncağı dizisinde her bölümde hikayesi olan eski bir arama kurtarma köpeğini canlandırdı.
PulsarDizisi - Pulsar Ne Demek ?
Pulsar, "kalp gibi atan" anlamına gelmektedir. İngilizcede "kalbin atması" anlamına gelen "pulsate" kelimesinden türetilmiştir.
Pulsarın Hikayesi
ÇAĞLAR (11), orta halli bir ailenin en küçük çocuğudur. Ev kadını annesi NERMİN (38), nakliyeci babası ORHAN (42) ve Lise 1'e giden ablası TUĞÇE'yle (15) birlikte, orta halli bir mahallede, bahçe içinde eski müstakil bir evde yaşamaktadır.
Çağlar çalışkanlığıyla, dürüstlüğüyle, davranışlarıyla örnek bir çocuktur. Oynamayı eğlenmeyi sevmektedir, ama onun için okumak da önemlidir. Çok okuduğu için aynı zamanda bilgili bir çocuktur. Özellikle hayvanlara ve uzaya meraklıdır. Odasındaki büyük boy oyuncak hayvanlar, duvarlardaki resimler, hep onun hayvan sevgisini yansıtır. Uzayla ilgili kitapları ve penceresinin kenarında duran küçük teleskopu ise, onun uzaya olan merakının göstergesidir. Son zamanlarda aklını Pulsar adlı nötron yıldızlara takmıştır ve kitaplarla, teleskopla kendini onları incelemeye vermiştir.
ÇAĞLAR'IN YENİ DOSTU...
Ancak Çağlar, ağır başlı yapısıyla, yalnızlık çekmektedir. Mahallede bir türlü sosyalleşememekte; arkadaşlarının haylazlıklarına ayak uyduramamakta; hatta ailesinin sözünü fazla dinlediği için "muhallebi çocuğu" diye alaya alınmakta; bu yüzden de kendini biraz ezik ve dışlanmış hissetmektedir. En üzücü tarafı ise, hoşlandığı ve arkadaş olmak için can attığı Burcu'ya kendini gösterememesidir...
Bir gün yine sokakta oynadıkları bir oyun sırasında, Burcu'nun yanında küçük düşer ve gruptan dışlanır. Çağlar, üzgün ve dolu gözlerle, uzaktaki bir parka gider ve tek başına bir banka oturup içli içli ağlamaya başlar. Bu sırada nerden geldiği belli olmayan bir Kurt Köpeği yanına gelip çöker ve bakışlarını ona diker. Çağlar, bu güzel ve sevimli köpeğin duygulu bakışlarından etkilenir; ona sevgi gösterir. Bir anda aralarında sıcak bir dostluk oluşur ve Çağlar, bu sevimli köpek sayesinde bütün kederini unutur.
Ancak bir an sonra köpek, gördüğü bir şeyden ürkerek yanından uzaklaşır ve bir kenara sinerek saklanır. Çağlar, anlamaya çalışarak etrafa bakınır ve az ilerde belediye görevlilerinin sokak köpeklerini toplamakta olduğunu görür. Çok geçmeden, belediyeciler bizim köpeği de yakalayıp götürmeye kalkışırlar. Ancak Çağlar, dayanamayıp müdahale eder: "Nereye götürüyorsunuz?.. O benim köpeğim!.." Sevimli köpek, bu lafa dikkat kesilir. Belediyeciler ise ona inanmazlar: "Nerden senin köpeğin oluyormuş ufaklık?.. Madem öyle, çağır da gelsin bakalım yanına!.."
Bunun üzerine Çağlar, onu çağırır ve köpek büyük bir hevesle çocuğun yanına koşup sevgi gösterir. Bu durum karşısında belediye görevlileri ikna olarak uzaklaşırlar.
Daha sonra Çağlar, eve dönecekken, köpek de peşine takılarak gelmek ister. Aslında Çağlar, onu da eve götürmek için can atmaktadır. Ama ailesi evde hayvan beslemeye kesinlikle karşıdır ve bunu onlara kabul ettirmesi imkansızdır. Bu yüzden, "Özür dilerim, ama seni burada bırakmam gerekiyor... Benimle gelemezsin" diyerek köpekle vedalaşır. Çağlar uzaklaşırken, köpek arkasından mahzun bir ifadeyle bakar.
EVDEKİ KÖPEK MACERASI...
O gece Çağlar yatakta uyumaktayken, bahçeden gelen seslerle uyanır. Pencereden baktığında, parkta tanıştığı köpeğin kendisini takip ederek evin bahçesine kadar geldiğini görür. Köpek, heyecanlı bir şekilde patileriyle cama vurarak kendisini içeriye almasını istemektedir. ıçi parçalanan Çağlar dayanamayıp, onu içeriye alır.
Ancak köpeğin eve girmesiyle birlikte komik olaylar da birbirini izlemeye başlar. Gürültüyü duyan evin büyükleri, Çağlar'ın odasına kontrole gelirler. Yakalanmaması gerektiğinin farkında olan köpek, önce dolaba gizlenmeye çalışır; sonra da yatağın altına saklanır, ama kuyruğu dışarıda kalır. Odaya gelen babası Orhan, fark etmeden köpeğin kuyruğuna basar. Yatağın altında köpek, canı yanmasına rağmen, gözlerini kısar ve sesini çıkarmaz.
Tam atlattıklarını sandıkları bir sırada, bu sefer de annesi Nermin kontrole gelir. Bunun üzerine köpek, odadaki büyük oyuncak hayvanların arasında hiç kımıldamadan, oyuncakmış gibi durur. Nermin, ışıkları sönük odanın loşluğunda, diğer oyuncakların arasında köpeği fark etmez. Tam çıkıyorken, köpek kımıldayarak küçük bir ses çıkarır. Annesi duyup tekrar kapıdan başını uzatır. Köpek hemen yine donup kalır. Çağlar da hapşırmış gibi yapar. Annesi, "Çok yaşa!" diyerek gider.
Tabii bir süre sonra evde bir hayvanın varlığı ortaya çıkar ve beklendiği gibi aile buna büyük bir tepki gösterir. Sevimli köpek, Çağlar'ın tüm yalvarıp yakarmalarına rağmen, kendini yine sokakta bulur.
Ancak çok geçmeden köpek, sokakta Nermin'i bir kapkaç olayından kurtarır. Hem Nermin'i ve çantasını kurtarmış, hem de hırsızları cezalandırmıştır. Bu olaydan sonra, ailenin köpeğe bakışı değişir. Aslında Orhan, hala onu eve almaya pek istekli değildir, ancak anne Nermin ve abla Tuğçe'nin de Çağlar'dan yana çıkmasıyla, kabullenmek zorunda kalır.
"ONUN ADI PULSAR!.."
Artık Çağlar'ın çok sevdiği ve gurur duyduğu bir köpeği vardır. Ancak can dostunun hâlâ bir adı yoktur. Çağlar, bir müddet ona ne ad takacağını düşünür. Bildik köpek isimleriyle onu çağırmaya kalkışır; ama köpek hiçbirini beğenmemiş gibi ona karşılık vermez. Derken birden Çağlar'ın aklına son zamanlarda incelediği Pulsar yıldızları gelir!.. Heyecanla köpeğe "PULSAR!" diye seslenir. Köpek birden kulaklarını kabartıp heyecanla dikilerek yanına koşar. Bu adı benimsediği bellidir. Çağlar, onu "Pulsar" adıyla severek adeta bağrına basar.
Mahallede başka hiçbir çocuğun böyle güzel bir köpeği yoktur. Pulsar sayesinde, Çağlar'ın sokaktaki itibarı bir anda artmış, özgüveni yerine gelmiş ve hızla sosyalleşmeye başlamıştır. Tabii Çağlar'ın Pulsar sayesinde ilgisini çektiği kişilerden biri de, hoşlandığı kız Burcu'dur!.. O günden sonra Çağlar ve Burcu, birbirini çok seven iki iyi arkadaş olurlar.
PIRPIR FERHAT
Mahallede Çağlar'ın bir de FERHAT Abi'si vardır. Ferhat'a sepetli motosikletinden dolayı, mahalleli "Pırpır Ferhat" adını takmıştır. Ferhat, 25-30 yaşlarında sıra dışı, sevimli bir adamdır. Mahallede herkesin tanıdığı, saf ve iyi yürekli, ama aynı zamanda sakar ve komik bir tiptir. En önemlisi büyümeyi adeta reddetmiş, "çocuk ruhlu" bir maceraperest; yarını düşünmeden günlük yaşayan kendine özgü deli dolu renkli bir kişiliktir. Kimi yetişkinler, onu işi gücü olmayan yararsız biri olarak görmekte ve küçümsemektedir. Ama aslında o çocuklar için çok iyi bir arkadaş ve yardımsever kişiliğiyle kıymeti bilinmeyen bir iyilik meleğidir.
Böylece, Çağlar ve Burcu ile altında sepetli motosikletiyle Pırpır Ferhat, adeta bir ekip haline gelirler. Tabii bu ekibin en çok öne çıkan elemanı, her maceralarında ileriye atılan, sorunları çözen, kötüleri haklayan, dost canlısı, korkusuz ve çevik köpek Pulsar'dır!..
TUĞÇE VE BOĞAÇ'IN PULSAR'DAN ÇEKTİKLERİ...
Bu arada evin ablası Tuğçe'nin pek de sağlam pabuç olmayan, BOğAÇ (16) adında bir erkek arkadaşı vardır. Ancak Boğaç'ı Pulsar'ın gözü hiç tutmamıştır. Çünkü bir gün onu hayvanlara eziyet ederken görmüş ve o anda mimlemiştir. şimdi bu çocuğun Tuğçe'nin yanında dolaşmasından hiç hoşlanmamakta ve kendince evin kızını ondan uzak tutmaya çalışmaktadır.
Pulsar'ın Boğaç'a kötü davranışları, havlamaları ve hırlamaları yüzünden Tuğçe gittikçe sinir olmaya başlar. Ancak Pulsar, yine de bu hayvan düşmanı çocuğu ondan uzak tutmak için elinden geleni yapar. Örneğin, Tuğçe arkadaşıyla buluşmak için evden gizlice çıkmaya çalıştığında havlayıp ortalığı ayağa kaldırır ve gitmesini engeller. Ya da tam Tuğçe, Boğaç'la buluşmak için şık bir şekilde giyinip süslenmiş bir halde evden çıkarken, Pulsar ıslak tüyleriyle yanında silkinip onu baştan aşağı batırır. Bazen Boğaç'ın ayakkabısını çalıp kaçırır, bazen onu küçük düşürecek tuzaklar kurar.
Bir keresinde, Tuğçe Boğaç'ı artık ailesiyle tanıştırmaya karar verir. Ancak tam o sırada Pulsar, Boğaç'ın bacaklarına sıcak su dökülmesine neden olur. Boğaç yanarak pantolonunu çıkarmak zorunda kalır. Pulsar, pantolonu kaptığı gibi kaçar; Boğaç o haliyle onu sokaklarda kovalamak zorunda kalır. Tuğçe'nin anne ve babası ise arkasından yadırgayarak bakarlar:
"Kızım, bizimle tanıştırmak istediğin çocuk bu mu?.."
Pulsar'ın Boğaç'la mücadelesi, Tuğçe ve Boğaç'ın ise Pulsar'a illet olmaları, dizi boyunca birbirinden komik ve eğlenceli durumlarla sürer...
PULSAR'A İHANET!..
Ancak bir müddet sonra, evin babası Orhan da Pulsar'dan rahatsız olmaya başlar. Pulsar'ın bazen istemsizce eve ve bahçeye verdiği zararlardan rahatsız olmakta, Çağlar'ın da onun yüzünden derslerini aksattığını düşünmektedir. Bir gün Pulsar için her şey ters gider ve iyilik yapayım derken eve zarar gelir ve işlemediği suçlar bile üzerine kalır. Bunun üzerine Orhan için bardak taşar ve köpeği bu evden uzaklaştırmaya karar verir!..
Ancak Çağlar'ın çok üzüleceğini bildiğinden, bunu gizlice yapmaya kalkışır.
Bir gün Pulsar'ı kapalı kasalı bir minibüse koyar ve evden uzaklara götürür. Uzak ve karışık yollarda arabayı sürer, hatta arabalı vapurla karşıya geçer. Minibüsün içindeki Pulsar dışarısını görmez. Ama vapur düdüğünden martı seslerine kadar dışarıda duyduğu her sese kulak kabartır. Sonunda Orhan, onu şehir dışında bir ormanın ortasına bırakır. Köpeğin geri gelmemesi için bunu yapması gerektiğini düşünmektedir. Üzgün bir halde minibüse atlayıp oradan uzaklaşır. Pulsar, her şeyi anlamıştır. Kalbi kırık ve mahzun bir ifadeyle arkasından bakakalır.
Çağlar, eve geldiğinde Pulsar'ı bulamayınca telaşlanır. Onu her yerde arar ama bulamaz. Babası da yaptıklarını gizler ve köpeğin çalınmış veya kaçmış olabileceğini söyler. Pulsar'ın kaybolması, Çağlar'da büyük bir çöküntü yaratırken, bütün ailenin de neşesi kaçar.
Derken birkaç gün sonra Tuğçe, tehlikeli bir olayın ortasında kalıverir. Yakınlarında kendisine yardım edebilecek hiç kimse yoktur. Birden beklenmedik bir şekilde Pulsar ortaya çıkar ve Tuğçe'nin hayatını kurtarıverir!.. Pulsar, ne yapmış etmiş, üstün yön bulma duygusuyla evin yolunu bulmuştur!..
Bu olay, Orhan için büyük bir ders olur ve Pulsar'a yaptığı kötülükten dolayı büyük bir pişmanlık yaşar. Kendisini bağışlatmak için köpeğe yaklaşmak ister; ama Pulsar gönül kırıklığıyla ondan uzaklaşır. Sonunda Orhan, yalvarıp yakararak göz yaşları içinde Pulsar'a sarılır ve ondan özür diler... Pulsar, onu bağışlamış, ailede her şey tekrar tatlıya bağlanmıştır.
MAHALLENİN CAN DOSTU...
Pulsar, mahalleye geldiği günden beri, yalnız Çağlar'ın değil, tüm sokak sakinlerinin de yardımcısı ve koruyucusu haline gelmiştir. Mahalledeki hırsızlık vakalarından, huzur bozucu davranışlara ve yardım gereken her türlü duruma kadar, her olayda Pulsar aktif bir şekilde öne çıkar. Hatta bakkal dükkanının sabah erkenden önüne konan ekmekleri bile korur...
TÜRKİYE'NİN İLK KÖPEK KAHRAMANI!..
Böylece kahraman köpek Pulsar'ın her bölümde izleyiciyi başka bir heyecana sürükleyen birbirinden heyecanlı maceraları sürüp gider.
"PULSAR", dünyada pek çok başarılı örneği yapılmasına karşın, Türkiye'de henüz kimsenin yapmaya cesaret edemediği, "köpek kahraman"ın baş rol oynadığı bir dizi film projesidir. Bu anlamda, Türkiye'de bir ilktir!..
Başta çocuklar olmak üzere, her kesimden ve her yaştan insanın beğeni ile izleyeceği "yıldız" bir köpek ve onun olağan üstü serüvenleri, şimdi Türk seyircisiyle buluşmaya hazırlanıyor...
Pulsar Dizisi Ekibi
AYŞE ŞULE BİLGİÇ
MAKYAJ EKİBİ
YÖNETMEN
MUSTAFA YAŞAR
MAKYÖZ
HACER GENÇ
MÜZİK
KIRAÇ & GARBİYELİ
KUAFÖR
ERSİN BOZKUŞ
SENARYO EKİBİ
İŞIK EKİBİ
SENARİST
KUBİLAY ZERENER
IŞIK ŞEFİ
MURAT OKAN
SENARİST
AYBİKE ERTÜRK
IŞIK ASİST.1
İNANÇ SELEKMAN
SENARİST
YASEMİN ÖZEK
SENARİST
DUYGU NİŞANCI
IŞIK ASİST.2
YILDIRIM TÜRKOL
SENARİST
RAMAZAN DENİZHAN
IŞIK ASİST.2
MESUT SERTKAYA
IŞIK ASİST.3
KENAN PARLAK YILDIZ
YAPIMCI YARDIMCISI
MEHMET KIRAÇ
YAPIMCI YARDIMCISI
DENİZ ÜSTÜNDAĞ
SET EKİBİ
YAPIM DANIŞMANI
ERKAN AKIN
SET AMİRİ
MEHMET GÜVERCİN
SET ASİST.1
BİLAL BERBER
PULSAR VON JULİET EĞİTMENİ
ERDİNÇ SARIMUSAOĞLU
SET ASİST.2
AKIN AYHAN
SET ASİST.3
KADİR FUAT İNCE
YAPIM EKİBİ
SET ASİST.4
YAKUP BERBER
YAPIM SORUMLUSU
BARKIN HAZNEDAROĞLU
SET ÇAYCISI
İSMAİL ÇORLUOĞLU
YAPIM AMİRİ
HİLMİ AKÇAGÜN
PROD. ASİST.
SEDAT ÇAKMAK
ULAŞIM
PROD. ASİST.
MURAT ÖNEM
IŞIK KAMYONU
MESUT SERTKAYA
SET KAMYONU
BİLAL BERBER
REJİ EKİBİ
SANAT KAMYONU
YUSUF KÖSE
YARDIMCI YÖNETMEN
AYSUN AKYÜZ
JENERATÖR
AHMET HAYAL
REJİ ASİSTANI
NEZİH HELVACIOĞLU
EKİP MİNİBÜSÜ
İBRAHİM SARAÇOĞLU
REJİ ASİSTANI
DİDEM YÜKSEL
EKİP MİNİBÜSÜ
MEHMET KEKLİK
DEVAMLILIK
OZAN ÇUBUK
PROD. ASİST.
TAHSİN ÖZAY
KAMERA GRUBU
KURGU
NİLÜFER BAKIKRHAN
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ
VEYSEL TEKŞAHİN
POST PRODÜKSİYON
ANIL TUTKAL
KAMERA ASİSTANI
VOLKAN ÖNCEL
DUBLAJ YÖNETMENİ
NESLİHAN GÖRGÜNŞEN
KAMERA ASİSTANI
ŞENEL ÇAPA
DUBLAJ ASİSTANI
GÜRAY YAZICI
DUBLAJ ASİSTANI
SERKAN SARKUŞ
SANAT GRUBU
REDAKSİYON
FİLİZ KÜÇÜBAL
SANAT YÖNETMENİ
HAKAN APAYDIN
DUBLAJ ASİSTANI
GÜRAY YAZICI
SANAT YÖN.ASİST.1
ZEYNEP TURPCU
DUBLAJ ASİSTANI
GÜRAY YAZICI
SANAT YÖN.ASİST.2
KERİM KELEŞ
CATERING
İPEKYOL ORHAN BEY
SANAT YÖN.ASİST.3
FATİH KOŞKEROĞLU
OFİS MUHASEBE
AYTUNÇ SAKARYA
KOSTÜM EKİBİ
OFİS MUHASEBE
DENİZ KAPTAN
KOSTÜM SORUMLUSU
SONAY ORTUĞ
OFİS İLETİŞİM
SEMA ARBAY
KOSTÜM ASİST.
GÖZDE AYAZ
WEB TASARIM
HAKAN TÖRÜN
10 Haziran 2008 Salı
Pulsar Dizisi

BAZILARI DOĞUŞTAN YILDIZDIR!
Rüzgar Yapım / Kıraç ve Ayşe şule Bilgiç’in yapımcılığında yönetmenliğini Mustafa Yaşar’ın üstlendiği, başrollerini Pulsar Von Juliet, Buket Dereoğlu, Kayra ?enocak, Ayberk Koçar ve Ecem Uzun’un paylaştığı “PULSAR”, Haziran ayında Star TV’de izleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.
“PULSAR”, dünyada pek çok başarılı örneği yapılmasına karşın, Türkiye’de henüz kimsenin yapmaya cesaret edemediği, “köpek kahraman”ın başrol oynadığı bir dizi olarak bir ilke imza atıyor. Başta çocuklar olmak üzere, her kesimden ve her yaştan insanın beğeni ile izleyeceği “yıldız” bir köpek ve onun olağan üstü serüvenleri, Türk seyircisiyle buluşmak için gün sayıyor.